Özel İdare Konferans Salonundaki düzenlenen program saygı duruşu ve İstiklal Marşı’mızın okunmasıyla başladı. Kur’an-ı Kerim tilavetinin ardından Okul Müdürü Kerim Mandıralıoğlu günün anlam ve önemini belirten bir konuşma yaptı. Kerim Mandıralıoğlu, yaptığı konuşmada, “Selçuklu'dan Osmanlıya dünya tarihine yön vermiş Türk Milletinin dostu az düşmanı çok olmuştur hep. Tarihe altın harflerle yazılan sayısız zaferlerden biri olan Çanakkale’de de düşmanlar topyekûn üzerimize geldiler. Ama derslerini alıp geri döndüler. Ben dünyaya "Çanakkale Geçilmez!" dedirten Çanakkale ruhundan biraz bahsetmek istiyorum. Çanakkale, yokluğun varlığı, maneviyatın maddiyatı yendiği yerin adıdır. Çanakkale, vatan sevdası ile geriye bakmadan kendini feda eden on binlerin destanıdır. Çanakkale, Mustafa Kemal Paşa'nın anlatımıyla: “Düşman siperleriyle siperlerimiz arası 7-8 metreye kadar yaklaşmış. Ön siperdeki kahramanlarımız şehit oluyor, arka siperdekiler de öleceğini bile bile hemen ön sipere koşuyor ve onlar da şehit oluyor. Bilen Kur'an-ı Kerim okuyor, bilmeyen Kelime-i şehadet getiriyor...' böylesi yüksek ruh halinin yaşandığı yer. Vatan için, seve seve canını feda edenler, "Allah yolunda öldürülenlere 'ölüler' demeyin. Aksine onlar diridirler ancak siz fark edemezsiniz." (Bakara, 2/154) ayetinin müjdesine kavuşmak isteyenlerdi. Onlar, "Hiç kimse cennete girdikten sonra, yeryüzünde bulunan her şey kendisine verilse bile dünyaya dönmek istemez. Ancak şehitler, şehitliğin ne kadar üstün bir derece olduğunu gördüklerinden dünyaya dönüp tekrar tekrar dönüp şehit olmak isterler...." buyuran Peygamber'in müjdesine kavuşmak isteyenlerdi. Yine onlar, 'Minareler ezansız, camiler Kur'an'sız kalacaksa sen de git..' diye ellerine kınalar yakıp biricik çocuğunu hem de lise çağındaki yavrusunu cepheye gönderen annelerin canlarının parçalarıydı...
Görevli olarak gittiği Berlin’de kendisine tahsis edilen çok yıldızlı otelde kalmayı: ‘Benim askerlerim, Çanakkale’de taş, toprak, ot üstünde aç, susuz yatarken ben burada kalamam, bana mütevazı bir yer bulun,' diye reddeden bir halk adamı Akif'i ve Çanakkale Şiirini de unutmamalıyız. Arkadaşının: “Çanakkale’de muzaffer olduk! müjdesi ile Mehmet Akif hıçkıra hıçkıra ağlar ve o muhteşem Çanakkale Şiirini yazar:' Asım’ın nesli, diyordum ya, nesilmiş gerçek: İşte çiğnetmedi namusunu, çiğnetmeyecek! …Ey bu topraklar için toprağa düşmüş asker!/Gökten ecdat inerek öpse o pak alnı değer.Ne büyüksün ki kanın kurtarıyor Tevhit’i…Bedr’in Arslanları ancak bu kadar şanlı idi…'
Kıymetli Misafirler,
Japonların, çocuklarını Hiroşima'ya götürerek oraları gezdirip, yaşanılan acıları yerinde teneffüs ettirip: "Ya, gece gündüz çalışıp güçlü olursunuz, ya da sonunuz buradakiler gibi olur" diye bilinçlendirdikleri anlatılır. Bizim bilinçlenmemiz için de Çanakkale'miz var. Sevgili gençler! Sizlere düşen görev, tarihimizi iyi öğrenmeniz ve yaşanmış hatalardan ders çıkarmanızdır. Dine, vatana hizmet için çok çalışıp şehitlerimize layık olma gayretinde olmanızdır. Her şeyin fiyatını bilip hiçbir şeyin kıymetini bilmemek, devletin, bayrağın, vatanın önemini anlayamamak bu neslin başına gelebilecek en büyük felakettir. Çok çalışacağız. Güçlü olacağız, bilim üreteceğiz, teknoloji üreteceğiz. Malazgirt’ten Çanakkale'ye, Kurtuluş Savaşı'ndan 15 Temmuz' a, tüm şehitlerimizi rahmetle, şükranla anıyoruz. Ruhları şad olsun.” ifadelerini kullandı.
Konuşmanın ardından video sunumu, şiir, oratoryo ve tiyatro gösterimleriyle devam eden program düzenlenen yarışmalarda dereceye giren öğrencilere Kaymakam Fatih Görmüş tarafından ödüllerinin verilmesiyle sona erdi.
YORUMLAR