TEŞKİLAT-I MAHSUSA'DAN MİT'E
Tayfun KARAKUŞ

Tayfun KARAKUŞ

TEŞKİLAT-I MAHSUSA'DAN MİT'E

08 Ocak 2020 - 08:45

Tunalı Hilmi Caddesi’ni bıraktığım yerde buldum. Hani yıllar çok yıllar sonra titrek tozlu bir kar,  gözlerime,   burnuma vuruyor gecenin bu tenha vaktinde; hep aynı alışkanlık içinde, hep aynı telaşla.

Ve yine ben aynı alışkanlıkla, kaldırıma çatlak bir bardak gibi düşüyorum. Kaldırım çiçeği oluyorum. (İnanmayan Ahmet Rasim’den öğrensin, Kaldırım Çiçeğinin manasını!)

Ki bıçağı buz tozlu itler, şüpheli kaldırımlarda karbon monoksit solurlarken, tutup yakamdan kaldırıyorlar!

Hani öyle bu devirde bila bedel değil ha, her şey ücrete mukabil; Aşklar bile… 

Sözde Tunalı Hilmi Caddesi’ne kol kanat olacak Büklüm, Bülten, Bestekar, Abay Kunanbay ve Buğday ın da aralarında bulunduğu altı sokaktan tık yok. Öylesine bakıyorlar Tunalı Hilmi Caddesi’ne ve dahi Kaldırım Çiçeği’ne…

Oysa bir tarihte Tunalı Hilmi bey huzursuz adamların belki de ilkiydi. Lise yıllarında daha muhalifti istibdada. Askeri Tıbbiye ’de tuttu, “Gizli mektepliler” adıyla bir dernek kurdu. Örgüt adamıydı, örgütçüydü, ihtilalciydi Tunalı Hilmi Bey. Yoksuldan düşkünden, kimsesizden yanaydı.

Bundandır ki İsviçre’ye kaçtı. Cenevre’de Hukuk ve pedagoji okudu. Aynı yıllarda “Osmanlı İhtilal Komitesi’ni kurdu.  Jön Türklerle hem hal oldu, döndü geldi memlekete. Bir süre İttihat ve Terakki Cemiyeti’nin gizli genel sekreterliğini yaptı. Tunalı Hilmi bey kaçtı ama kaçamayanlar da vardı.  Babası İsmail bey, Musul’a sürüldü, burada öldü. Kardeşi Faik bey, de askerlikten ihraç edildi, soluğu ABD’de aldı. Şikago-Newyork, demir yolunda işçi olarak çalıştı. Sonunda baba yurdu Bulgaristan’a döndü. Ortanca kardeş Şükrü bey de önce Bağdat’a sonrasında Basra’ya sürgün edildi ve orada yoksulluk içinde öldü.

Yani böyle badireli bir yaşamın sahibiydi Tunalı Hilmi Bey…

Haliyle MİT’in dedesi Teşkilat-ı Mahsusa ’da da bir yeri vardı Tunalı Hilmi beyin. İttihat ve Terakki Cemiyeti Müfettişi olarak Kahire’ye gitti, burayı örgütlerken aynı zamanda “Hak” adlı bir gazete çıkardı.

Anlayacağınız, kızılca kıyamet ortasında bir vakitler hep Teşkilat-ı Mahsusacılar vardı.

Süleyman Askeri’den Yakup Cemil’e, Atıf beyden Bahattin Şakir’e ve dahi Yarbay Hüsamettin’e (Ertürk) kadar cepheden cepheye koştu Teşkilat-ı Mahsusa komutanları, neferleri.

İspanya’da Norveç’te; İsveç’te Tunus’ta;Fas’ta, Ukrayna’da İran’da Afganistan’da Trablusgarp’ta, Kazan’da  vardı Teşkilatı Mahsusacılar.

Sonra sonra kılık değiştirip Kuvay-ı Milliyeci oldular; Mustafa Kemal paşa’nın yanında saf tuttular.    Karakol derken MAH ve nihayetinde MİT adını aldılar. Derken çok şey değişmedi mazlumlar coğrafyasında; dün yedi düvel vardı, bugün de var.  ABD, NATO, yani kısacası emperyalistler adına mevziiye girenlerin, tetik düşürenlerin, torunlarının işidir 15 Temmuz.

Türkçesi, 15 Temmuz emperyalizmin adına tetik düşürmektir. Dün Anzavur Ahmet, yani  Kuvay-ı İnzibatiye vardı bugün FETÖ ya da Fetullah Gülen.

Ne Kuvay-ı İnzibatiye eksik oldu coğrafya da ne Kuvay-ı Milliye…

İnzibiyati’nin karşısına hep şimendifer bıyıklı, şayak kalpaklılar dikildi.

Üstelik dün kadar bugün de fena benzettiler, hasımlarını…

Yani, Kuvay-ı Milliye; Galiçya’dan, Trablusgarp’a; Yemen’den Sarıkamış’a kadar her yerde vardı…

Satıh satıh Vatanı savundu.

Gün geldi, Enver, Cemal, Talat Paşa oldu Kuvay-ı Milliyeciler! Gün geldi, Fevzi , Kazım Karabekir ve de illaki Mustafa Kemal Paşa oldu…

Adları haliyle mühimdi paşaların ama Kuvay-ı Millliye, yani Milli Kevvetler kadar değil.

Mustafa Kemal Milli Kuvvetlerle halletti her şeyi, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan da öyle…

İşin aslı Milli Kuvvetler, kurtardı cumhuriyeti ve dair coğrafyayı ve koltukların tümünü…

 

Ve bugün MİT bambaşka, yeni yerine taşındı. “Kale” adını verdi Cumhurbaşkanı Erdoğan MİT’in yerleşkesine. Dünden Yakup Cemil Teğmen Atıf, Doktor Nazım doktor Bahattin Şakir, bugünden Albay Süleyman Yenilmez, Sabah Ketene vs hayaleti dolaşıyor bu yerleşkede.

Dün Teşkilat-ı Mahsusacılar gördükleri yerde düşmanı bitiriyordu, bugün de Mit mensupları FETÖcülere ve emperyalistlere coğrafyanın yanı sıra dünyayı dar ediyor.

Öyleyse; yenilgi korku, ürperti niye?

Neden korkuyoruz Kuvay-ı Milliye varken!

A efendim; aha FETÖ darbe yapacak! …

Olmadı; ABD bunu yanımıza bırakmaz…

En insaflısı bile, “ABD olmazsa bile BM halledecek, ha şimdi ha yarın işgal edileceğiz!”

Nedir bu ruh hali!

Kimden korkuyoruz, ya da kim bizi korkutuyor darbe ve işgalle…

Hele  isimlerin önünde şu bu unvanı olanlar yok mu?
kendi hallerine bıraksanız , sittin sene, anamızı ağlatacaklar!.

İşin aslı; “Ne ABD Ne Rusya” Ne AB’de Ne de Çin”,

“Her şey bağımsız Türkiye için” desek…

Fena mı olur….

Selametle Kalın…

 

                                                                                                                          Tayfun KARAKUŞ

                                                                                                                          Bir Memleket Sever

YORUMLAR

  • 0 Yorum
Henüz Yorum Eklenmemiştir.İlk yorum yapan siz olun..

Son Yazılar